6 Ağustos 2015 Perşembe

Budapeşte

Budapeşte gezi notları

Orta Avrupa'daki son durağımız olan Budapeşte’ye gitmek için Prag’dan tren ile yola çıkıyoruz. Hızlı trenle seyahat etmediğimiz için yol yaklaşık 6 buçuk saat sürüyor. Kompartımanda tanıştığımız ve iş nedeniyle Budapeşte’de bulunan Asya kökenli Amerikalı bir kadınla sohbet ediyoruz. Bize BORS Gasztrobár’a mutlaka uğramamızı ve sandviç yememizi öneriyor. Söylediğine göre burası lüks restoranlarda aşçı olarak çalışırken ayrılıp burayı açmış 4 arkadaşın isimlerinin baş harflerinden oluşuyormuş. BORS’u not alıyoruz. Budapeşte tren istasyonuna geldiğimizde taksiyle otelimize gidiyoruz. Biraz dinlendikten sonra hem çevreyi turlamak hem de bir şeyler yemek için kendimizi sokaklara atıyoruz.

İlk durağımız BORS Gasztrobár... Kazinczy Caddesinde yer alan bu yer çok küçük. Sadece 4-5 tane taburesi var. Zaten birçok kişi yiyeceklerini alıp kapıda ayakta yemeyi tercih ediyor. BORS’da sadece çorba ile sandviç satılıyor. Biz de kremalı balkabağı çorbası ve böğürtlenli tavuklu sandviçimizi alıp boşalan taburelerden birinde yiyoruz. Yolda kurulan arkadaşlıklar ve tavsiyelerin bir gezginin karşısına farklı sürprizler ve lezzetler taşıması seyahatin bir başka güzel tarafı. Bu kadar leziz yemekleri kısacık bir surede yapılan sohbete borçluyuz.

Budapeşte gezi notları
BORS Gasztrobár...

Budapeşte’nin “ruin bar”larından biri olan Szimpla Kert ise BORS’un sadece 2-3 yan binasında. Burası, eski bir binanın iç avlusuyla birlikte hiçbir yenileme yapılmadan bar haline getirilmiş. Eski bilgisayar monitörleri ve kablolarıyla dolu duvarları, çöpten yapılmış heykellerle ve ayağı kırılmış masa, eski araba koltuğu gibi eşyalarla dekore edilmiş bir bar. Daha önce bu tarz bir yer görmediğimiz için bize çok ilginç geliyor. Ayrıca fiyatları da çok uygun.

Szimpla Kert...

Budapeşte gezi notları
Szimpla Kert...
Szimpla Kert’ten çok geç saatte çıktığımız için otele dönüp uyuyoruz. Sabah kahvaltıdan sonra metroyla Oktagon durağına gidiyoruz. Andrassy Caddesinde yürüyerek geziniyoruz. İlk durağımız opera binası. Burası, Neo-Rönesans mimari tarzda 24 ayar altın parçalar kullanılarak 1875 yılında inşa edilmiş. Görkemli bir bina. Opera ’ya ilgimiz olmadığı için dışarıdan bakmak bize yetiyor.

Budapeşte gezi notları
Opera Binası...

Budapeşte gezi notları
Opera Binası...
Bir sonraki durağımız bir Roma Katolik Kilisesi olan St. Stephen Bazilikası (Szent-Istvan Bazilika). Yüksekliği yaklaşık 100 m olan kilise neoklasik mimari tarzda inşa edilmiş. Bence Budapeşte’nin en görkemli kilisesi burası. Kilisede Aziz Istvan’ın mumyalanmış eli olduğundan burası inananlar için kutsal bir mekan.

Budapeşte gezi notları
St. Stephen Bazilikası...

Budapeşte gezi notları
St. Stephen Bazilikası'ndan ayrıntılar...

Budapeşte gezi notları
St. Stephen Bazilikası...
Yılbaşı yaklaştığı için tıpkı Viyana ve Prag’daki gibi tüm sokaklar ışıklandırılmış ve çam ağaçlarıyla süslenmiş. Sokaklara hediye pazarları kurulmuş. Biz de dayanamayıp Türkiye’de makara olarak bilinen Kürtöskalacs tatlısından yiyoruz.

Budapeşte gezi notları

Yürüyerek Elizabeth Köprüsü’ne gidiyoruz. Uzunluğu 290 m olan köprü, Tuna Nehri’nin en dar kısmına inşa edilmiş. Bizde köprüden yürüyerek Peşte (vücut) kısmından Buda (baş) kısmına geçiyoruz. Bu sırada da Gellert Tepesi’ndeki Saint Gerard heykelini görüyoruz.

Budapeşte gezi notları
Elizabeth Köprüsü...

Budapeşte gezi notları
Köprüden Buda Kalesi...

Budapeşte gezi notları
Gellert Tepesi’ndeki Saint Gerard heykeli...
Köprüyü geçiyoruz ve artık Buda kısmındayız. Buda Kalesi’ne doğru yürümeye başlıyoruz. Yürümek istemeyenler tarihi tramvayı da kullanabilir. 1235 yılında Macar Kralı IV. Bela tarafından yaptırılmış. Mohaç Meydan Savaşı’nda Kanuni Sultan Süleyman'ın kazanmasıyla da Osmanlı himayesine girmiş. Mimarisinde zaman içerisinde birçok değişiklik yapılmış. Ancak görkeminden ve ihtişamından hiç bir şey kaybetmemiş. Ayrıca harika bir Peşte ve Tuna manzarasına da sahip olduğunu söylemeliyim.

Budapeşte gezi notları
Buda Kalesi...

Budapeşte gezi notları

Budapeşte gezi notları

Budapeşte gezi notları


Buda'nın eski yerleşim alanında gezmeye devam ediyoruz. Gotik mimari tarzıyla ve tüm görkemiyle Matyas Kilisesi (Matthias Church) bizi bekliyor. 13. yy’de yapılan kilise, 15. yy’de yaşamış olan ve adaletiyle ünlü Kral Matyas öldükten sonra Matyas ismini almış. Kanuni Sultan Süleyman'ın şehri ele geçirmesiyle kilise, camiye dönüştürülmüş. Osmanlı himayesindeyken kilisesinin özgün yapısı bozulmuş.

Budapeşte gezi notları
Matyas Kilisesi...

Budapeşte gezi notları
Matyas Kilisesi'nden detaylar...

Budapeşte gezi notları
Matyas Kilisesi ve biz :)
Matyas Kilisesi’nin hemen ön tarafında Balıkçılar Tabyası (Fisherman's Bastion) var. 1895 yılında eskiden balık pazarının kurulduğu yere balıkçılar loncası için yapılmış. Balıkçılar Tabyası’nda Budapeşte’ye gelen 7 Macar Kabilesi’ni temsil eden 7 tane burç var. Matyas Kilisesi ile Balıkçılar Tabyası arasında Aziz Istvan’ın at üzerinde heykeli var. Muhteşem bir manzaraya sahip olan bu yeri mutlaka görmenizi tavsiye ederim.

Budapeşte gezi notları
Balıkçılar Tabyası...

budapeşte
Aziz Istvan’ın  heykeli...

Budapeşte gezi notları
Balıkçılar Tabyası'ndan Peşte manzarası...

Budapeşte gezi notları
Balıkçılar Tabyası...

Budapeşte gezi notları
18.yy’de veba salgınından kurtulmanın anısına yapılmış heykel...
Budapeşte gezi notları
Buda sokakları...
Eski Buda sokaklarının arasından yürüyerek Balıkçılar Tabyası’ndan uzaklaşıyoruz. İçimizde Orta Avrupa gezimizin bitmesinin vermiş olduğu hüzünle ama aynı zamanda eve dönecek olmanın heyecanıyla otele dönüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder