Sait Faik’in Adası
2014 yılında 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın pazartesiye gelmesiyle 3 günlük mini bir tatil fırsatı doğdu. Ömer'in de benim daha önce Prens Adaları'na gitme fırsatımız olmamıştı. Bizim aklımızda Büyükada var. İstanbul'da yaşayan bir arkadaşıma Büyükada'da nerede konaklayabiliriz diye soruyorum ve konuşmalarımız sonucunda Burgazada'ya gitmemiz gerektiğine karar veriyoruz.
Eee tabi Burgazada'da nerede konaklayabiliriz diye araştırmalara başlıyorum. Karşıma 2 otel (Mehtap 45 Boutique, Villa Andrea Hotel) ve öğretmenevi çıkıyor. Biz de hem tarihi ada konağını kullanmaları, hem de bütçemize daha uygun olmasından dolayı öğretmenevinden yer ayırtıyoruz.
Uçağımız Sabiha Gökçen Havaalanı’na indiği için Bostancı İskelesi'nden vapura biniyoruz ve yaklaşık 30-40 dk sonra adadayız. Vapur iskelesi meydanına çıktığımızda bizi çay bahçeleri, kafeler ve meyhaneler karşılıyor. Yürüyerek öğretmenevine gidiyoruz. Odamıza yerleştikten sonra gezmeye hazırız.
Rivayete göre ilk çağlarda adaya "Panormos" yani emin liman denilirmiş. Sonra Büyük İskender'in generalinin adaya yaptırdığı kaleden sonra ada generalin ismiyle yani "Antigone" diye anılmaya başlanmış. Bizans döneminde burç anlamına gelen Burgaz (Pyrgos) denilmiş.
Burgazada, Prens Adaları'nın 3. büyük adası. 1 cami, 1 sinagog, birkaç tane kilise ve muhteşem ahşap konaklara sahip. Ayrıca ada, araç trafiğine kapalı olduğu için ulaşım; bisiklet, fayton ya da yürüyerek sağlanıyor. Biz bu sevimli adada yürümeyi tercih ediyoruz.
Burgazada Öğretmenevi... |
Odamızın manzarası... |
Rivayete göre ilk çağlarda adaya "Panormos" yani emin liman denilirmiş. Sonra Büyük İskender'in generalinin adaya yaptırdığı kaleden sonra ada generalin ismiyle yani "Antigone" diye anılmaya başlanmış. Bizans döneminde burç anlamına gelen Burgaz (Pyrgos) denilmiş.
Burgazada, Prens Adaları'nın 3. büyük adası. 1 cami, 1 sinagog, birkaç tane kilise ve muhteşem ahşap konaklara sahip. Ayrıca ada, araç trafiğine kapalı olduğu için ulaşım; bisiklet, fayton ya da yürüyerek sağlanıyor. Biz bu sevimli adada yürümeyi tercih ediyoruz.
Ahşap konaklar ve adadan bazı detaylar... |
Adadaki tek cami olan Burgazadası Cami, 1953 yılında İstanbul’un fethinin 500. yılı anısına yapılmış.
Burgazadası Cami... |
Efsaneye göre, Ortodoks Kilisesinin saygın patriklerinden Metodios Burgazada'daki mahzende esir tutulmuş. Daha sonra bu mahzenin bulunduğu yere de Ayios İoannis Kilisesi inşa edilmiş.
Ayios İoannis Kilisesi... |
Kiliseden sonra yürüyerek büyükk öykü ustası Sait Faik Abasıyanık Müzesi'ne gidiyoruz. 1939-1954 yılları arasında yaşadığı ev, yazarın ölümünden sonra müze haline getirilmiş. Müzede yazarın yaşamına tanıklık etmiş eşyaları, kitapları, fotoğrafları vb. birçok hatırası var.
Bu kadar dolaşmaya güzel bir yemeği hak ettik. Kalpazankaya'daki restorana gidiyoruz. Balık yiyoruz. Tam bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Hem fiyatları gereksiz pahalı hem de çalışanlar çok ukala hem de yemekler berbat! Burayı güzel kılan tek şey manzarası. Ancak bu güzel manzarayı zaten restoran dışında da görebiliyoruz. Plajına iniyoruz. Birçok kişi denize giriyor. Ama tabi ki biz Akdeniz insanı olduğumuz için deniz suyu bize çok soğuk geliyor. Biz de manzaranın tadını çıkarıyoruz.
Kalpazankaya ve biz :) |
Akşama kadar plajda dinlendikten sonra yemek yemek için iskele meydanındaki Barba Yani Restorana gidiyoruz. Mezeler, salatalar ve balık harika! Öğlen yediklerimizden sonra ilaç gibi geliyor. Sahibi de çok hoş sohbet birisi ve tabi ki manzarası da ayrı bir güzel. Bu arada bol bol kedisi var.
Yürümeye devam ediyoruz ve ada sokaklarında kendimizi kaybediyoruz.
Burgazada kaçamağı şehrin stresinden, yoğunluğundan uzaklaşmamızı sağlıyor. Diğer adalara göre daha tenha olması da bir avantaj tabi... Ama gerçek dünyaya dönme zamanı da geldi bu arada. Vapurundan uzaklaşan adaya bakakalıyoruz. Şimdiden samimi ada insanlarını, kedilerini, yemeklerini özledim bile! En iyisi Sait Faik’in ada insanlarını anlattığı güzelim öykülerini okumak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder