Mart ayının sıkıcı bir pazar günü kentin karmaşasından ve yoğunluğundan uzaklaşmak için Göynük Çubuk Gölü’ne gitmeye karar veriyoruz. Ankara’dan yaklaşık 260 km uzaklıkta olan göle Beypazarı, Nallıhan ve Mudurnu üzerinden gidiliyor.
Çubuk Gölü’ne giderken ilk durağımız İpek Yolu üzerindeki Nallıhan Kuş Cenneti. Yaklaşık 180 kuş türüne ev sahipliği yapan kuş cenneti, aynı zamanda rengârenk tepeleriyle de muhteşem bir güzelliğe sahip.
|
Nallıhan Kuş Cenneti... |
|
Nallıhan Kuş Cenneti... |
Kuş Cenneti’nden sonra asıl hedefimiz olan Çubuk Gölü’ne doğru tekrar yola çıkıyoruz. Göynük'e gelmeden Çubuk Köyü ayrımından döndükten 6 km sonra muhteşem güzelliğiyle göl ve yamaçlardaki yel değirmenleri bizi karşılıyor. Bu yel değirmenlerinin zamanında bir dizi çekimi için yapıldığı söylense de, belki de yakın zamanda okuduğum Don Kişot’un etkisiyle olacak, az sonra bu cesur ve garip şövalyeyle ve onun kurnaz uşağı Sancho Panza ile karşılaşsam, hiç şaşırmayacağım. Zihnimde romanın çağrışımlarıyla nihayet gölün kıyısındayız.
Göl, Kayabaşı Tepesi’nden heyelan sonucu kopan toprağın vadiyi kapatmasıyla oluşmuş. Yaklaşık 22 m’ye kadar derinleşiyor.
Gölün kıyısında küçük bir aile işletmesi var. Mangalımızı burada yakıyoruz. Lezzetli köy ekmeği eşliğinde karnımızı doyurduktan sonra gölün çevresini dolaşmaya ve yel değirmenlerinin yanına gitmeye hazırız.
|
Bizim Ekip :) |
“Az sonra Şövalye uzakta otuz kadar yel değirmeni gördü ve sevinçle bağırdı:
- Sancho dostum; talih bize dilediğimizden fazla gülümsüyor. Karşıdan bizim gelişimize bakan şu devler alayına bak.” Miguel de Cervantes - Don Kişot
Biraz yel değirmenleriyle oyalanıyoruz, sonra gölün çevresini dolanıyoruz. Ala buraya kadar gelmişken Göynük'e de uğramadan dönmek olmaz.
Göynük; doğal güzelliği, mimarisi ve kültürel dokusu ile gerçekten görülmesi gereken bir yer. Tarihi dokusu bozulmamış bir Osmanlı kasabası... Göynük evlerinin büyük bir çoğunluğu yamaçlara kurulmuş ve sadeliğiyle dikkat çekiyor.
|
Zafer Kulesi'nden Göynük evleri... |
|
Göynük evleri... |
Göynük’ün simgesi haline gelmiş bir diğer şey ise Zafer Kulesi. İlçeye hakim bir tepede olan kule Cumhuriyet dönemindeki ilk kaymakam Hurşit Bey tarafından 1923 yılında yaptırılmış. Kule, altıgen taş temel üzerine 3 katlı bir mimari yapıya sahip.
|
Zafer Kulesi... |
|
Zafer Kulesi... |
|
Zafer Kulesi'nde eğlenen kızlar :) |
Zafer Kulesi’nden sonra Göynük’ün ara sokaklarından yürüyerek Akşemseddin Hazretleri Türbesi’ne gidiyoruz. Akşemseddin, Hacı Bayram Veli Hazretleri'nin öğrencisi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocası. Türbe de Fatih Sultan Mehmet’in emri üzerine 1464 yılında yapılmış.
|
Akşemseddin Hazretleri Türbesi... |
Sabahın erken saatlerinde başlayan hafta sonu kaçamağımız türbe ziyaretinden sonra bitiyor. Ankara dönüş yolunda ilerleyen minibüsümüzde hepimiz ayrı bir koltukta uyukluyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder