4 Ocak 2016 Pazartesi

Granada

Granada gezi notları

Sevilla gezi notlarımda, Müslümanların İber Yarımadası’na nasıl geldiklerini ve yerleştiklerini anlatmıştım. Şimdi de “Müslümanların Gırnatası” olarak da bilinen Granada deneyimlerime geçmeden önce buradan nasıl sürüldüklerinden bahsetmek istiyorum.

Kastilya Kraliçesi İsabel ile Aragon Kralı Fernando gizli bir evlilik yaparak Müslümanları İspanya’dan çıkarmaya yemin ediyorlar. Hatta Kraliçe İsabel, İber Yarımadası’ndan tüm Müslümanlar gidene kadar banyo yapmadığı için tarihte “Pasaklı İsabel” olarak anılıyor. İslam Medeniyeti’ndeki tüm şehirler (Toledo, Sevilla, Jaen, Murçia) yavaş yavaş kaybedilirken geriye son kale olarak Granada kalıyor. Son Granada Sultanı Ebu Abdullah, Kral Fernando ile bir anlaşma imzalayarak savaş yapılmadan şehri teslim ediyor.

Sultanın yaptığı anlaşmanın şartlarına göre; şehirde yaşayan Müslüman ile Yahudi halkının can ve mal güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra, din, dil ve örf-adetleri konusunda herhangi bir baskı yaşamayacakları belirtiliyor. Ancak şehri teslim alan Kraliçe ve Kral, sözlerine sadece birkaç sene sadık kalıyorlar. Kentteki tüm camileri yıktırıp, yerine kilise inşa ettiriyorlar. İslamiyete ve Museviliğe ait tüm kitapları yaktırıyorlar. Böylece Endülüs’ün ihtişamlı günleri sona ererken, hüzünlü tarihi başlıyor. Halkın Hristiyan olması için baskı yapılıyor ve kabul etmeyenler şehri terk etmeye zorlanıyor. 1492 yılında yarımadadaki tüm Müslüman varlığı son buluyor. Ne tesadüftür ki, tam da bu sene Kristof Kolomb Amerika’yı keşfediyor!

Bu hüzünlü tarihin ışığında Granada’yı gezmeye hazırım. Burada bir günden az bir vaktim olduğundan zamanımı olabildiğince verimli kullanıyorum ama ne yazık ki bu kadar az zaman yeterli olmuyor. Kentteki ilk durağım, bir Amerika büyükelçisinin “bir Hristiyan toprağının bağrındaki Müslüman sarayı” olarak tanımladığı Elhamra Sarayı. 

Sarayı öyle her istediğimizde ziyaret edemiyoruz. Sınırlı sayıda ziyaretçi aldıkları için gitmeden yaklaşık bir ay önceden web sitesinden biletimi alıyorum. Bileti aldığınız kredi kartı mutlaka yanınızda olsun. Çünkü biletinizi bastırırken kredi kartını bilet makinasına okutmamız gerekiyor. Ayrıca sarayın tamamını gezmek için en az iki buçuk üç saat ayırmanızı öneririm.

Elhamra kompleksi; Palacios Nazaries, Alcazaba, V. Carlos’un sarayı, Generalife ve yazlık saraydan oluşuyor. Biletimi okutup içeri girdiğimde beni harika bir bahçe karşılıyor. Bir yandan hızlı adımlarla Generalife Bahçeleri ve yazlık saraya doğru yürüyorum, bir yandan da yeşilin tadını çıkartıyorum.

Granada gezi notları

Granada gezi notları

Granada gezi notları

İlk durağım olan Generalife, Elhamra’nın kuzeyinde yer alıyor. Generalife’ın “Yannat el Arif” ve “yüce cennet bahçesi” gibi çeşitli anlamları var. Sultanlar kentin sıcağından kaçmak için Generalife’ın içinde yer alan yazlık saraya geliyorlarmış. 13. yüzyılda yapımına başlanmış olan bahçeler zaman içerisinde değişse de bence hala büyüleyiciliğini koruyor.

Granada gezi notları
Ortada ince uzun bir havuzun çevresinde düzenlenmiş doğuya özgü kapalı bir bahçe.
Granada gezi notları
Havuzun iki kenarındaki fıskiyelerin oluşturduğu kemer.
Granada gezi notları
Yazlık sarayın duvarları dantel gibi işlenmiş. 
Granada gezilecek yerler

Granada gezilecek yerler
Patio de la Sultana - Sultanın Bahçesi
Yazlık saraydan çıkıp Generalife bahçelerinden geçerek yürüyorum. Bu sırada hediyelik eşyalar satan bir dükkânda, son sultan Ebu Abdullah’ın kentin anahtarını Kraliçe İsabel ve Kral Fernando’ya verdiği sahnenin replika tablosunu görüyorum. Bu sahne birçok kişi tarafından resmedilmiş. Tablonun orijinali ise Madrid’deki askeri müzede sergileniyor.

Granada gezilecek yerler
La rendición de Granada – Granada’nın Teslim Alınışı
Nasrid Sarayı’ndan önceki son durağım ise V. Carlos Sarayı. Burası V. Carlos tarafından yaptırılıyor. Tam bu sırada İspanya’da taht savaşları başlıyor ve iç savaşa dönüşüyor. V. Carlos da tahtından edildiği için bu saray Avrupa'nın hiç kullanılmayan ilk saraylarından birisi olarak tarihteki yerini alıyor. Günümüzde ise Güzel Sanatlar Müzesi olarak kullanılıyor.

Granada gezilecek yerler
V. Carlos Sarayı’ndan bazı detaylar
Granada gezilecek yerler
V. Carlos Sarayı’nın avlusunun panoraması
Merakla beklediğim Nasrid Sarayı’na geliyorum. Sarayın mekânlarında; ışık, su ve bezeme gibi mimari unsurlar kullanılmış. Sarayın yapıldığı dönemde Nasri Sultanlığı’nın gücünün giderek zayıfladığını saklamak için yeryüzünde kendi cennetlerini yaratmak istemişler. Alçı, kereste ve seramik gibi basit malzemeler kullanarak harika bir saray yapmışlar – ki saray, Hristiyanların eline geçtikten sonra yağmalamalara maruz kalmasına rağmen hala göz kamaştırıcı. 

Granada gezilecek yerler
Sarayın dışarıdan görünümü
El-hamra sarayı

Elhamra sarayı

Elhamra sarayı

Elhamra sarayı
Tavan ve duvar detayları
Altın renkli desenleriyle dikkat çeken kapıdan geçiyorum ve karşıma Patio de los Arrayanes -yani Comares avlusu- çıkıyor. Avlunun ortasında yabanmersini çalıları ile zarif kemerlerin ortasında ince uzun dikdörtgen bir havuz var. Havuzun her iki ucundaki fıskiyelerin oluşturduğu su sesi ile suya yansıyan görüntüler çok dinlendirici.

Elhamra sarayı
Patio de los Arrayanes
Avludan Salon de Embajadores olarak bilinen Elçiler Salonu’na geçiyorum. Bu görkemli salonun tavanında cennetin yedi katı betimlenmiş.

Elhamra sarayı
Cennetin yedi katının betimlendiği tavan
Elhamra sarayı
Elçiler Salonu’ndaki localardan biri
Sarayın bir diğer muhteşem avlusu olan Patio de los Leones (Aslanlı Avlu), Sultan V. Muhammed zamanında yaptırılmış. Avlunun ortasında 12 taş aslan heykelinin taşıdığı bir çeşme var. Bu 12 aslanın neyi nitelediği tam olarak bilinmese de, kimilerine göre 12 burcu, kimilerine göre ise günün 12 saatini vurguladığı söyleniyor.

Elhamra sarayı
Aslanlı çeşmeyi besleyen dört su kanalından biri.
Elhamra sarayı
Aslanlı Avlu
Avludan Sala de los Abencerrajes salonuna geçiyorum. Pisagor teoreminden ilham alınarak geometrik motiflerle yapılmış olan tavan çok etkileyici ve bence bir o kadar da ürkütücü.

Elhamra sarayı

Daha sonra Sala de las Dos Hermanas’a (İki Kız Kardeş Salonu) geçiyorum. Salon, adını döşemesindeki damarları iki genç kız figürüne benzetilmiş büyük mermer bloktan alıyor. Ayrıca salonun bal peteği desenli kubbesi de İspanyol İslam mimarisinin güzel örneklerinden biri.

Elhamra sarayı


Elhamra sarayı
Salonun tavanı kadar çinilerle ve hat sanatıyla süslenmiş duvarları da çok etkileyici.
Elhamra sarayı
Salonun penceresinden Jardin De Lindaraja
Elhamra kompleksi daha öncede bahsettiğim gibi bir tepede yer alıyor. Kente bu tepeden hâkim olan saray, aslında harika bir manzaraya da sahip.

Elhamra sarayı
Nasrid Sarayı’ndan El-Albaicin manzarası
Elhamra’ya kulağımda Salih bin Şerif’in mısralarıyla veda ediyorum.

“…
Çaresiz onlar da boyun büküp girdiler emrine tarihin
Çekilip gittiler teker teker bir masal, efsane gibi

O saltanatlar sanki rüyada yaşanmış gibi
Gerçek değil de bir hayal, bir gölge gibi sanki
…”

Saraydan sonra otele dönüp akşam gideceğim Flamenko gösterisine kadar dinleniyorum. Flamenko’ya Granada’da gitmeyi tercih etmemin sebebi, burada eğitimini almış dansçıların yerine geleneksel olarak çingenelerin icra ediyor olması.

Yeri gelmişken, ülkemizin aksine İspanya’da çingene kelimesi argo sayılmıyor. Hatta İspanyolcada “çingene” ve “çingene olmayan” kişiler için iki özel kelime bile var. Tarihçilere göre, çingeneler 9. yüzyılda Hindistan üzerinden dünyaya yayılmışlar. Kuzey Afrika’ya gelenlerden bir kısmı Endülüs Bölgesi’ne geçerken kendilerini Mısır’dan geliyormuş gibi tanıtmışlar. İngilizce’de Mısır “Egypt" olarak anıldığından, Endülüs’teki çingenelere de “gypsy” denilmiş. Göçebe bir topluluk olan çingeneler, Endülüs’teki yerel halka tam anlamıyla uyum sağlayamamışlar. Uyumsuzluklarından doğan isyanı; şarkı, müzik ve dansla birleştirerek flamenkoyu doğurmuşlar. Flamenko, bir dans olmanın ötesinde hüznü ve sevinci ifade etmenin tutkulu bir yolu olmuş.

Flamenko gösterisini izlemeye çoğunlukla çingenelerin yaşadığı El-Albaicin mahallesine gidiyorum. Duyusal ve duygusal bir şölen olan flamenkodan çok zevk alıyorum. Bana kalırsa, İspanya’ya gelen herkes bu keyifli gösteriye mutlaka vakit ayırmalı.

Flamenko




Dolu dolu geçirdiğim Granada’da bir günüm burada bitiyor. Artık Endülüs'e veda ediyorum ve ertesi gün sabah uçağıyla Barça Bölgesi’nin başkenti Barselona’ya gideceğim. Umarım bir gün yolunuz bu güzel bölgeye düşer…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder