Beni tanıyanların bildiği gibi ben aslında tam bir yaz insanıyım. Arkadaşlarım, sıcak hava ve kavurucu güneşten bunalırken ben aksine kemiklerimin ısınması hissini çok severim. Kışın Ankara’da havalar soğuduğunda veya Ankara’ya kar yağdığında çok mutlu olduğum söylenemez. Kat kat giyinmeyi ve üşümeyi pek sevmem. Ama iş kar tatiline gelince durum biraz farklı :) Karın üzerinde kaymak da en az dalmak kadar bana heyecan veriyor.
Kardeşim Kürşat’la her sene olduğu gibi bu sene de Ilgaz’a kayak yapmaya gitmeye karar veriyoruz. Tek fark, bu sene ekibimiz biraz kalabalık. Minik Leyloş ve sekiz kişi sabahın erken saatlerinde Ilgaz’a gitmek için yola çıkıyoruz. Kendimizi, iki buçuk saatlik yolculuğun ardından yaklaşık 2000 metre yükseklikte karla kaplı ağaçların arasında buluyoruz. Önceden yer ayırttığımız Tarım Bakanlığı Misafirhanesi’ndeki odalarımıza yerleştikten sonra kayak yapmak istemeyen arkadaşlar temiz havanın ve ambiyansın tadını çıkarırken, diğer beş kişi kendimizi kayak odasında buluyoruz. Kürşat’ın ısrarıyla bu sene snowboard öğrenmeye karar veriyoruz. Adem Hoca’yla (Adem Semerci) acemi pistindeki birkaç saatlik çalışmamızdan sonra snowboard ile kaymayı başarıyoruz.
|
Hocayı beklerken… |
|
Acemi pisti |
|
Snowboard eğitimi sırasında |
|
Snowboard eğitimi sırasında |
|
Snowboard eğitimi sırasında Adem Hoca ve Ömer S. |
|
Adem Hoca ve eğitimi başarıyla tamamlamış öğrencileri :) |
Bir gün yolunuz Ilgaz’a düşerse ve eğitim almak isterseniz Adem Hoca’yla çalışmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Kendisi herhangi bir otele bağlı çalışmıyor. Hangi kayak odasında sorsanız, kendisine rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Kaymayı öğrenirken çalıştığınız hoca çok önemli olduğundan, bu işi son derece keyifli ve güven veren bir şekilde öğreten Adem Hoca’yı şiddetle tavsiye ediyorum. Hatta ekip olarak ediyoruz :)
Gelelim eğitimden sonra neler yaptığımıza… Her ne kadar Adem Hoca bir yarım gün daha acemi pistinde çalışmamızı ve daha sonrasında zirveye çıkmamızı önermiş olsa da biz dayanamıyoruz ve telesiyej ile zirveye çıkıyoruz.
|
Zirveye çıkmaya hazırız :) |
|
Ilgaz Kayak Merkezi’nin ana pisti |
|
Hava sisli değilken pist ne kadar da güzel görünüyor. |
|
Telesiyejden Zirve Kafe |
|
Ana pistin ortasından ayrılan diğer pist |
|
Karla kaplı ağaçlar sanki birer hayalet gibi bizi izliyor. |
|
Tuğbiş ve Fatoş telesiyejde manzaranın tadını çıkarıyorlar. |
|
Zirveye vardıktan sonra kaymak için hazırlanıyoruz. |
|
Acemiliğin verdiği tedirginlik ile zirveden ilk inişimizi yapıyoruz. |
|
Evvvet, tek parça halinde aşağıya inebiliyoruz :) |
Bir kez indikten sonra artık bizi durdurabilene aşk olsun! Hava kararıp pist kapanana kadar snowboardun üstünden inmiyoruz. Ilgaz’da bulunduğumuz üç günün ilk iki günü hava sisli ve soğuk olduğundan arada Zirve Kafe’de çay-kahve molası vermeyi ihmal etmiyoruz.
|
Kürşat, Kadir ve ben :) |
|
Arada enerjim bitiyor ve kendimi karlara atıyorum :) |
|
Ilgaz’daki bir diğer pist de burası. Çok eğimli olmasından dolayı uzman kayakçılara öneriliyor. |
|
Uzman kayakçılar olarak :) bu eğimli pistte kayarken Kürşat’la kendimizi uçuyormuş gibi hissediyoruz. |
Kaymayan arkadaşlar da bu sırada doğanın, temiz havanın ve karın tadını çıkarıyor. Milli parkta karla kaplı dev ağaçların arasında yürüyüş yapıyorlar. Ama bir de minik Leylamız var ki bence bu tatilin en çok tadını çıkaran kişi o. Kızakla kayıyor, kardan adam yapıyor ve hatta yaptığı kardan adamın kafasını bile yiyor :)
|
Leyla ve Ayşe kızakla kayıyorlar. |
|
Geleceğin minik snowboardcusu :) |
|
Tuğbişle kara doyuyoruz :) |
|
Fatoş ve Kadir |
|
Ben :) |
|
Tuğbiş ve Fatoş |
|
“Havada aşk kokusu var :)" |
|
Fatoş |
|
“Bütün kızlar toplandık” pozumuz :) |
|
Tuğbiş |
|
Ayşe ve Murat |
|
Zirveden otel bölgesinin görünümü |
Ilgaz Kayak Merkezi’ndeki pistler, diğer merkezdeki pistlere göre daha kısa olsa da eğimli yapısı ve çam ormanlarının arasında olduğu için çok güzel bence. Ayrıca Ankara’ya yakın olduğu için günübirlik ya da hafta sonu kolaylıkla ulaşılabiliyor. Bir de diğer kayak merkezlerine göre daha ucuz olması da başka bir artısı. Ancak her şeyden önce doğa gerçekten çok güzel. Kayın ya da kaymayın, burada kendinizi huzurlu hissetmemeniz neredeyse imkânsız.
Ilgaz için ayırdığımız üç gün, biz daha nasıl geçtiğini anlamadan bitiyor. Konuştuğumuz hemen hemen herkesin “burayı bir de Nisan’da görün” demesi de sakinliği seven bizleri şimdiden yeni bir program yapmaya heveslendiriyor. Biz de bunu aklımızın bir köşesine yazıyor ve Cumartesi günü de öğlene kadar karın tadını çıkarıp Ankara’ya geri dönüyoruz.
----------------
Fotoğraflar için Tuğba Deniz ve Ömer S.'e teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder