Nice’deki son günümüzü Cote d’Azur bölgesindeki bir Orta Çağ köyü olan St. Paul de Vence’e ayırıyoruz. Albert1er durağından kalkan 400 no’lu otobüs ile yaklaşık bir saatte gidiyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi, biletlerinizi otobüsün içinden 1.5 Euro’ya alabilirsiniz. Ayrıca otobüs saatlerine buradan bakabilirsiniz.
St. Paul de Vence’de otobüs durağından indikten sonra tarihi köyün merkezine doğru yürüyoruz. Kale kapısından geçtikten sonra taş binalardaki butik oteller, pastaneler ve sanat galerileri bizi karşılıyor. Sanki bir zaman makinasından inmişiz de Orta Çağ dönemine gitmişiz gibi hissediyoruz.
Kapıdan geçiyoruz ve başka bir zaman dilimi bizi karşılıyor… |
Burası da tıpkı Eze Köyü gibi elinizde haritada olmadan sokaklarda kaybolunması gereken bir yer. Biz de aynen öyle yapıyoruz ve başlıyoruz arnavut taşlı sokaklarda yürümeye…
Sonbahar St. Paul de Vence’e çok yakışıyor :) |
Daracık kıvrımlı sokaklarda dolaşırken J’aime isimli hediyelik eşya dükkanı dikkatimizi çekiyor ve bir bakıyoruz içerideyiz.
Birbirinden orijinal objeler |
İçeriyi didik didik incelerken Ömer’in gözlerinin içi parlıyor :) |
Hediyelik eşya dükkanından evimize çok özel birkaç parça alıyor ve ellerimiz dolu çıkıyoruz. Asıl amacımız her baktığımızda bu güzel köyü hatırlamak…
1850 yılında yapılmış Grande Çeşmesi (Grande Fontaine) |
Yağmur bile bu köyün her köşesini gezmemizi engelleyemiyor. |
Dar sokakların bağlandığı sevimli meydancıklar insanı heyecanlandırıyor. |
Bu kadar güzel bir atmosferde çok fazla sanat galerisinin olmasına şaşırmıyoruz. Burada yaşayanların peşini ilham perileri bırakmaz!
Sokakları, binaları ve bitki örtüsü bu kadar güzelken bir de bu sokaklardaki küçük detaylarla tamamlamışlar. Bahsettiğim detaylardan birkaçı:
Köyün detayları o kadar ince düşünülmüş ki sokak isimlerini bile öyle sıradan bir şeye yazıp geçmemişler.
St. Paul de Vence’in tüm detaylarından bu kadar ayrıntılı bahsetmişken, kapılardan söz etmeden yazımı bitiremeyeceğim. Bu otantik binaların kapıları da en az diğerleri kadar orijinal.
St. Paul de Vence’in daracık sokaklarına açılan kapıları |
Köyde yaklaşık üç saat geçiriyoruz. Burası, bir gün yolunuz bu taraflara düşerse kesinlikle görmeniz gereken bir yer. Sokaklarında kaybolduğumuz, sanat eserlerine bakmaya doyamadığımız bu Orta Çağ köyünden hiç ayrılmak istemesek de artık gitme vakti geliyor. St. Paul de Vence ile birlikte altı günümüzü geçirdiğimiz Güney Fransa seyahatimizin de sonuna geliyoruz. Başka yazılarda görüşmek üzere…
Marsilya gezi notları için tıklayınız.
Güney Fransa'daki diğer gezi notları:
Marsilya gezi notları için tıklayınız.
Aix-En-Provence gezi notları için tıklayınız.
Nice gezi notları için tıklayınız.
Eze Köyü gezi notları için tıklayınız.
Monaco Prensliği gezi notları için tıklayınız.
Grasse gezi notları için tıklayınız.
Cannes gezi notları için tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder