Rönesans'ın Beşiği, Floransa
Sırada İtalya seyahatimizin en keyifli günlerini geçirdiğimiz Floransa var. Floransa’ya bu ikinci gelişim. Beni mutlu eden ve tarihte bir yolculuk yapmamı sağlayan kentlerden biri de Floransa. Rönesans'ın beşiği olan Floransa kesinlikle bir açık hava müzesi tadında. Bu kenti gezerken bir gezi rehberine asla bağlı kalamazsınız. Çünkü her köşe başında bu muazzam tarihin izlerine rastlamak mümkün.
Kenti keşfetmeye Piazza del Duomo’dan (Katedral Meydanı) başlıyoruz. Meydanı, kentin kalbinde yükselen heybetli Santa Maria del Fiore Duomu’su yani Floransa Katedrali, vaftizhane, Campanile (çan kulesi) ve birçok eski bina çevreliyor. Floransa Katedrali şehrin önemli sembollerinden biri. Göz alıcı kubbesinin yanı sıra, yapının dışı pembe, beyaz ve yeşil mermerlerle kaplı. Katedralin vaftizhanesi, bir çok kilisenin aksine dışarıda bağımsız bir yapıda yer alıyor. Vaftizhanenin mozaiklerinde Son Yargı’nın sahneleri betimleniyor.
|
Santa Maria del Fiore Duomu |
|
Santa Maria del Fiore Duomu |
|
Santa Maria del Fiore Duomu |
|
Santa Maria del Fiore Duomu'nun bazı ayrıntıları |
Via dei Calzaiuoli sokağından Piazza della Signoria’ya (Signoria Meydanı) doğru yürüyoruz. Via dei Calzaiuoli alışveriş konusunda çok hareketli bir sokak. İtalyan ayakkabılarına ve çantalarına özel bir ilgimiz olduğundan bu sokaktan direk geçemiyoruz. Her bütçeye göre ürünler var. Biz de Segue Mağazasına giriyoruz ve indirimden faydalanıyoruz. Kendime 20 Euro’ya İtalyan yapımı deri bir çanta alıyorum. Uygun fiyata İtalyan çantası ve ayakkabısı isteyenlerin Segue’ye mutlaka uğramasını tavsiye ederim. Çantalarımızı da aldıktan sonra sokaktan gelen ferah kokuyu takip ediyoruz. Tuğbiş’in parfüm alma hastalığı olduğu için kendimizi Acqua Dell'Elba’da buluyoruz. Burası Elbe Adası’nın kokularının satıldığı butik bir parfümeri. Tuğbiş bu harika ada kokusunu üzerinde taşımak istediği için bir tane alıyor. Bakalım kıyıp da kullanabilecek mi? :)
Alışverişten sonra kenti keşfetmeye devam ediyoruz. Piazza della Signoria’ya (Signoria Meydanı) doğru ilerliyoruz. Meydanı, kafeler ve Palazzo Vecchio çevreliyor. Burası Floransa’nın yüzyıllarca politik ve sosyal merkezi olmuş. Palazzo Vecchio, eski belediye binası ve buradaki büyük çan, zamanında halkı parlamentoya toplamak için kullanılmış.
|
Piazza della Signoria |
|
Palazzo Vecchio |
|
Palazzo Vecchio’dan bazı ayrıntılar |
O zamanlar iletişim araçlarının olmamasından dolayı, meydana şehrin önemli olaylarını hatırlatmak ve yer yer de halka korku salmak için heykeller dikilmiş. Bence amacına da hizmet ediyor heykeller. Yüzyıllar sonra beni bile korkutuyor.
|
Michelangelo’nun ünlü Davut heykeli zulüm karşısında kazanılan zaferi simgeliyor. Heykelin orijinal Galleria dell’Accademia’da sergileniyor. |
|
Meydandaki heykellerden birkaçı |
|
1575 yılında Ammannati tarafından yapılan Fontana di Nettuno (Neptün Çeşmesi), deniz tanrısı su perileriyle çevrelenmiş. |
Meydandan ayrılıp Via Calimala caddesinden Piazza della Repubblica’ya (Cumhuriyet Meydanı) doğru giderken Mercato Nuovo’yu görüyoruz. Burası 1547 yılında yapılmış büyük bir pazar alanı. Şu anda hediyelik eşya ve replika çantaları bulabileceğiniz bir yer.
|
Sokaklarda dolaşırken karşılaştığımız sanatçılar |
Piazza della Repubblica şehrin ana gıda pazarının kurulduğu bir meydanken, günümüzde Zafer Takı ve eski kafelerle çevrili. Ayrıca meydanın ortasında rengarenk bir atlı karınca var. Bana göre çok eğlenceli bir meydan. Burayı hem gece hem de gündüz ziyaret etmenizi tavsiye ederim. İkisinin de ambiyansı çok güzel. Biz bu meydanda kısa bir mola veriyoruz. Meydana bakan Cafe Gilli’ye oturuyoruz. Burası 1733 yılından beri hizmet veren ve tramisusu ile ünlü bir yer. Sheketaro kahve içerek ve tiramisu yiyerek meydanın tadını çıkarıyoruz.
|
Cafe Gilli’de Sheketaro kahve ve tiramisu keyfi |
|
Meydan ve biz :) |
|
Zafer Takı |
|
Meydanın gece ve gündüz görünümü |
Meydandan yavaş yavaş ayrılıyoruz ve Ponte Vecchio’ya (Eski Köprü) doğru yürüyoruz. Şehrin ayakta kalan en eski köprüsünün üzerinde Venedik’teki Rialto Köprüsü’nde olduğu gibi dükkanlar var. Bu köprü Medici Ailesi’nin halkın arasına karışmadan konutlarına ulaşmasını sağlıyormuş. Burası ilk yapıldığında dükkanlarda kasaplar varmış. Ancak çevreye yaydıkları kokudan rahatsız olan Medici Ailesi kasapları gönderip yerine kuyumcuları yerleştirmişler. Böylece hem koku gitmiş, hem de kasaplığa göre kuyumculuktan daha fazla gelir elde etmişler.
|
Ponte Vecchio |
|
Ponte Vecchio’dan Arno Nehri |
|
Ponte Vecchio’dan gün batımı |
|
Ponte Vecchio ve biz :) |
Köprüden karşıya geçiyoruz ve merak ettiğimiz bir diğer yer olan Palazzo Pitti’ye gidiyoruz. Bu saray, banker Luca Pitti için inşa edilmiş. Sarayın görkemi, Pittiler'in Mediciler'i alt etme kararlılığını gösteriyor. Ancak yapının maliyeti Pittiler'i iflasa sürüklemiş ve sonunda sarayı Mediciler'e satmak zorunda kalmışlar. Günümüzde sarayın odalarında Medicilerin koleksiyonu sergileniyor.
|
Palazzo Pitti |
|
Palazzo Pitti ve tabi ki biz :) |
Palazzo Pitti’den sonra saray bahçesi olan Boboli Bahçelerine gidiyoruz. Ancak Eylül ayıyla birlikte sonbahar saat uygulamasına geçildiği için yetişemiyoruz. Yaz aylarında 19:30’a kadar açık olan bahçe, Eylül ayı ile birlikte 18:30’da kapanıyor.
Ana tren istasyonunun karşısında yer alan Santa Maria Novella Bazilikası 13.yy’den kalmış. Manastırın Roma tarzı dış kısmı mimar Fra Iacopo Talenti da Nipozzano tarafından tamamlanmış. Üst kısmıysa 15.yy'de Leon Battista Alberti tarafından yapılmış.
|
Santa Maria Novella Bazilikası |
|
Piazza di Santa Maria Novella’dan bazilikanın görünümü |
Pek çoğumuzun bildiği gibi Pinokyo’nun yazarı Carlo Collodi Floransa doğumlu. Eğer bu şehirden bir şeyler almak isterseniz hakkınızı ahşap pinokyo kuklalarından yana kullanabilirsiniz.
Akşam yemeğimizi Piazza della Signoria’da meydana karşı yiyoruz ve Floransa’nın gecesinin de tadını çıkarıyoruz.
- Verona gezi notları için
tıklayınız.
- Siena gezi notları için
tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder