Bundan tam 2000 yıl önce insanlar nasıl yaşıyorlardı? Nelere öncelik veriyorlardı? Bu tip sorular zaman zaman hepimizin aklına gelir… Pompei, bu sorulara kısmen de olsa cevap bulabileceğiniz nadir yerlerden biri. Napoli’ye yaklaşık 40 dakika mesafede olan şehre trenle ulaşmak oldukça kolay.
M.S. 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucunda tamamen yok olan Pompei, yakın tarihte bir tesadüf sonucunda yeniden gün yüzüne çıkarılmış. Zamanında önemli bir liman şehri olan Pompei’de asilzadelerin üç katı kadar köleler yaşamış. Halk zenginlik ve ihtişam içinde yaşarken, tüm ihtiyaçlarını köleler karşılamış. Hatta efsaneye göre, köleler efendilerinin yemeklerini yattıkları yerden yedirip, doyduklarında da daha fazla yiyebilmeleri için boğazlarına kaz tüyü sokup kusturuyorlarmış. Kimilerine göre bir günah şehri, kimilerine göre ise zevk şehri olarak bilinen Pompei’de cinsellik her zaman ön planda olmuş. Eşcinsellik ve ensest ilişkiler de hoş karşılanmış. Bu nedenle, yanardağ patlaması sonucunda yok olduklarında birçok kişi tanrı tarafından cezalandırıldıklarını düşünmüş. Yanardağ patlaması sonucunda çıkan gaz ile zehirlenerek oldukları yerde taşlaşmışlar.
Pompei’de ilk dikkatimi çeken noktalardan biri, yaşadıkları zevk-i sefanın yanı sıra kendi dönemlerine göre oldukça ileri bir teknolojiye sahip olmaları. Pompeililer evlerinin duvarlarına açtıkları deliklerden tuvalet giderlerinin yollara akmasını sağlayacak bir boru sistemine sahipler. Yani dönemlerinin kanalizasyon sistemi de denilebilir. Bu borular aracılığı ile sokaklara akan giderlerin insanlara bulaşmaması içinde bir nevi yaya yolu sistemi geliştirmişler. Hem insanların kaldırımdan kaldırıma geçmesini hem de bu sırada yoldan giden at arabalarının tekerlerinin de takılmadan geçmesini sağlayan yükseltiler yapmışlar.
Yaya Yolu |
Diğer önemli bir ayrıntı ise, binaların yapımında tamamen günümüzdekiyle aynı yapıya sahip tuğla ve çimentonun kullanılmış olması.
Liman kenti olmasından dolayı şehre birçok denizci uğramış. Denizcilerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri de “Aşk Evi” olarak bilinen genelevlermiş. Gelen denizciler yerli halkın dilini bilmedikleri için genelevin duvarlarına çizilmiş olan aşk pozisyonlarını göstererek ne istediklerini anlatırlarmış.
Aşk Evi’ndeki duvar çizimleri |
Bu kadar zenginlik içinde yaşayan bir halkın alışverişi sevmemesi düşünülemez. Kendilerine ait alışveriş hanlarının olduğu özel bir sokakları var. Bunların han olduğunu kapılar için açılmış oyuklardan anlıyoruz.
Hanlar sokağı |
Roma İmparatorluğu’nun genelinde olduğu gibi Pompei’de de gladyatör dövüşleri çok yaygın. Bu kadar zevke ve eğlenceye düşkün bir halkın gladyatör dövüşlerinde bahis yapmaması elbette söz konusu olamaz :)
Gladyatör Arenası |
Tıpkı gladyatör dövüşleri gibi Roma İmparatorluğu’na benzeyen bir diğer yapıları ise amfi tiyatroları.
Pompeililer adres tariflerinde, nerdeyse her köşe başına yaptıkları ve üzerinde farklı figürlerin olduğu çeşmeleri kullanırlarmış. Yani sokak isimleri yerine, sokak çeşmeleri :)
Yaklaşık 2000 yıllık su borusu |
Yaklaşık 2000 yıllık çeşme |
Diğer Roma kentlerinde olduğu gibi Pompei’nin de forumu var. Hem de tam şehrin kalbinin attığı yerde. Burada balık pazarı, banka, tapınaklar, adalet sarayı gibi birçok yapı yer alıyor.
Pompeililer ve aylar boyunca karaya ayak basmayan denizcilerin çok sık ziyaret ettikleri bir diğer yer de hamamlar. Malum Roma hamamları da en az Türk hamamları kadar meşhur :)
Hamamdan detaylar |
Pompei’de fırın, kuru temizleme ve çamaşırhane gibi işletmeler varmış. Bunları açık denizlerden gelen denizciler kadar yerli halk da kullanıyormuş. Buralarda kullanılan aletlerin günümüzdekilerden tek farkı o zamanlarda elektriğin olmaması.
Taş fırınlar |
Yiyeceklerin sıcaktan bozulmasını önlemek için kullanılan küp. Bir başka deyişle, zamanın buzdolabı! |
Pompei asilzadelerinden Casii’nin villasına gidiyoruz. Girişte bronz bir heykelcik bizi karşılıyor. Casii, heykelin ortasında bulunduğu havuzu yağmur suyunu toplamakta kullanıyormuş.
Soylu Casii’nin villasındaki bronz heykelcik |
Soylu Casii’nin yemek odasının mozaik kaplı tabanı |
Bence bu antik kentten sonra ziyaret edilmesi gereken bir diğer yer, Napoli’deki Museo Archeologico Nazionale. Çünkü Pompei’deki kazılarda elde edilen buluntular ve taşlaşmış insanlar bu müzede sergileniyor. Ancak Pompei’de de iki tane taşlaşmış insan ve bir taşlaşmış köpek var.
Taşlaşmış insan, çocuk ve köpek! |
Pompei’yi gezdikten sonra uzun bir süre etkisinden kurtulamıyorum. Döneminin en ihtişamlı ve gelişmiş medeniyeti olmasına rağmen en büyük felaketi de yaşamış olması sahiden çok etkileyici. Tabii bir yandan da insanın aklına ister istemez Efes Antik Kenti geliyor. İki bin dönümlük bir alana sahip ve daha yarısı bile gün yüzü görmemiş Efes, aslında çok daha fazlasını hak ediyor.
Sevgili yeğenim gezi rehberi gibisin maşallah... :)
YanıtlaSil