23 Aralık 2016 Cuma

Aix-En-Provence

Aix-En-Provence gezilecek yerler

Güney Fransa’daki ikinci durağımız olan Aix-En-Provence; dar sokakları birbirinden otantik binaları, çiçekli balkonları ve irili ufaklı meydanlarıyla tam bir Orta Çağ kenti. Marsilya’nın yaklaşık 30 km kuzeyindeki bu kente, Saint Charles tren garının arkasındaki otobüs terminalinden 20, 25, 28, 29, 50 ve 51 no’lu otobüsler ile yaklaşık 25 dakikada gidilebiliyor. Aix-En-Provence’ın otobüs terminali kent merkezine yakın bir konumda olduğundan tüm kenti yürüyerek geziyoruz.


Genel olarak Aix-En-Provence’dan bahsedersem, birden fazla üniversitesi olduğundan tam bir öğrenci kenti. Sokaklarında genç nüfusun yoğunluğu rahatlıkla hissediliyor. Ayrıca elinize gezilecekler listesi alıp gezmek isteyeceğiniz bir kent değil. İnsanın sokaklarında kaybolmak isteyeceği bir Orta Çağ kenti. Bu arada “eksanprovans” diye okunuyor. Bilmekte fayda var :)

Terminalden direk merkeze doğru yürüyoruz. Turist ofisinin de bulunduğu La Rotonde Meydanı’na çıkıyoruz. Meydana kurulmuş olan santons heykellerinin satıldığı pazarı dolaşıyoruz. Santon’un ne demek olduğunu tam bilmemekle birlikte Hristiyanlık dinindeki dervişleri ifade ettiğini söyleyebilirim. Birçok farklı boyda satılan bu objeler, dekoratif açıdan da çok etkileyici.


Fontaine de la Rotonde
1860 yılında inşa edilmiş, La Rotonde Meydanı’ndaki 32 metre çapında, 12 metre yüksekliğindeki La Rotonde Çeşmesi (Fontaine de la Rotonde)

Fontaine de la Rotonde
Pazardaki santonlar

Meydanla sonlanan, kentin en merkezi caddesi olan Cours Mirabeau’ya geçiyoruz. Cadde üzerinde birçok kafe, restoran ve mağaza var. Çınar ağaçlarının oluşturduğu kemerin altına kurulmuş olan yılbaşı pazarını geziyoruz. Birbirinden orijinal ürünlerin olduğu eğlenceli stantların arasında keyifle dolaşıyoruz.

Cours Mirabeau
Cours Mirabeau’daki yılbaşı pazarı

Cours Mirabeau yılbaşı pazarı
Yılbaşı pazarında; tenis raketinden, hesap makinesine hatta fotoğraf makinasına kadar her şeyin çikolatadan yapılmış olduğu ağız sulandıran stant. Alsanız bile yemeyeceğiniz kesin!

Hôtel Maurel de Pontevès
Cours Mirabeau üzerindeki 1651 yılında inşa edilmiş Hôtel Maurel de Pontevès

Cours Mirabeau
Cours Mirabeau, yılbaşı pazarı ve biz :)
Ayrıca gene Cours Mirabeau üzerinde 1792 yılında açılmış Emile Zola, Paul Cezanne gibi birçok ünlü ismin gittiği bir mekân olan Brasserie Les Deux Garçons var. Kentin sokaklarında gezinmeye devam ederken bir başka sevimli bir meydan karşımıza çıkıyor.

Place Saint Honoré
Saint Honore Meydanı (Place Saint Honoré)
Ortasında büyük bir havuzun olduğu, otantik binalarla çevrelenmiş 1745 yılından bu yana varlığıyla kente güzellik katan bir diğer meydan ise D’Albertas Meydanı.

Place D’Albertas
Rokoko tarzı binalarla tanımlanmış D’Albertas Meydanı

Place D’Albertas
D’Albertas Meydanı (Place D’Albertas)
Başka bir kullanıma ayrılmış, meyve-sebze pazarının kurulduğu Richelme Meydanı’nı (Place Richelme) geçtikten sonra belediye binasının ve tarihi saat kulesinin bulunduğu de L’Hotel de Ville Meydanı’na (Place de L’Hotel de Ville) çıkıyoruz. Bu meydanda da muhteşem kokan çiçeklerin satıldığı çiçek pazarı bizi karşılıyor.

Place de L’Hotel de Ville
de L’Hotel de Ville Meydanı’na (Place de L’Hotel de Ville)
Tarihi saat kulesinin altından geçiyoruz ve yürümeye devam ediyoruz. Sol tarafımızda Siyasal Bilimler Enstitüsünü görüyoruz. Bize göre burası da dokusuyla kente değer katan bir bina.

Place de L’Hotel de Ville
Siyasal Bilimler Enstitüsü
Enstitünün oradan geriye dönüyoruz ve tarihi saat kulesinin altındaki kapıdan geçmeden sağ tarafa doğru ilerliyoruz. Karşımızda kafelerin, barların ve restoranların olduğu uzun ve ince dikdörtgen yapılı Cardeurs Meydanı’nı (Place des Cardeurs) buluyoruz. Biz sabah saatlerinde gittiğimiz için meydan ve mekânlar tenha. Ancak ilerleyen saatlerde burasının ne kadar hareketli ve canlı bir yer olabileceğini kafamızda canlandırıyoruz.

Place des Cardeurs
Cardeurs Meydanı (Place des Cardeurs)

Place des Cardeurs
Cardeurs Meydanı ve biz :)
Aix-En-Provence’dan ayrılmadan önce Cours Mirabeau’ya bakan kafelerden birine oturup bir şeyler içiyor ve kentteki huzurun tadını çıkarıyoruz. Tarihi dokusuyla ve meydanlarıyla bizi kendine hayran bırakan bu kenti Marsilya’ya göre çok daha fazla seviyoruz. Olur da bir gün yolumuz tekrar bu taraflara düşerse Marsilya yerine burada konaklamaya karar veriyoruz. Gittiğiniz yerin size kendinizi nasıl hissettirdiğinden önemli bir şey var mı?


Marsilya gezi notları için tıklayınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder