22 Aralık 2016 Perşembe

Marsilya

Marsilya Gezilecek Yerler

Sıkça seyahat eden birisi olarak, seyahatlerimi elimden geldiğince sezon dışında gerçekleştirmeyi seviyorum. Böylece turist kafilelerinin olmadığı, karmaşadan uzak ve sakin sokakların tadını gönlüme göre çıkarabiliyorum. Bu nedenle, Güney Fransa yolculuğumuzu da Kasım ayının son haftasına ayarlıyorum. Tabii bir de doğum günlerimde mümkünse yurt dışında olma geleneğimiz var :)

İstanbul’dan yaklaşık üç buçuk saatlik bir uçuşun ardından, eşim Ömer ile seyahatimizin ilk durağı olan Marsilya Havaalanı'na iniyoruz. Havaalanından şehir merkezine üç yolla ulaşım sağlanabiliyor. Her yerde olduğu gibi taksi tutulabilir. Taksiyle yolculuk yaklaşık 20 dakika sürüyor ve taksimetre yaklaşık 60 Euro yazıyor. Diğer bir seçenek ise tren; 4,90 Euro’ya bilet aldıktan sonra yolculuk 45 dakika sürüyor. Bunların dışında, bizim de otelimize giderken tercih ettiğimiz ring otobüsü (shuttle bus) var. Havaalanından çıktıktan sonra sağa doğru yürüyoruz. Otobüs durağının arkasındaki bilet gişesinden tek yön 8,20 Euro’ya biletlerimizi alıyoruz. Her 15 dakikada bir gelen ring otobüsüyle yaklaşık 25 dakika sonra Saint Charles Tren Garı’ndayız.

Altı günlük programımızın ilk iki gününde Escale Oceania Marseille Vieux Port Otel’de konaklıyoruz. Otel Vieux Port’ta yer alıyor. Ayrıca tren garına da yürüme mesafesi uzaklığında. Fiyat-imkân dengesi iyi bir otel. Gidecek olanlara tavsiye ediyorum.

Provence-Cote d'Azur bölgesinin merkez şehri olan Marsilya, Fransa'nın Paris’ten sonraki en büyük şehri. Akdeniz kıyısındaki bu şehir, liman kenti olmasından dolayı da önemli bir ticaret merkezi. Ayrıca yaklaşık 2,600 yıllık bir geçmişe sahip olduğundan Fransa'nın en eski kenti unvanına sahip olan Marsilya, konumu itibariyle de çok fazla göç almış. Bu durum sokaklarda dolaşırken fazlasıyla hissediliyor.

Marsilya hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra gelelim gezilecek yerlere… Otelimizin de üzerinde bulunduğu La Canebière Caddesi, kentin önemli alışveriş yerlerinden biri. Bana göre çok fazla özelliği olmayan sıradan bir alışveriş caddesi. Bir de Saint-Ferréol Sokağı var. Bu sokak taşıt trafiğine kapalı, küresel markaların yer aldığı bir alışveriş sokağı. Alışveriş yapmayı düşünüyorsanız akşam sekizden önce buraları gezmenizde fayda var. Hem mağazalar bu saatte kapanıyor hem de hava karardıktan sonra sokakların çehresi değişiyor. Akşam dokuz gibi dahi yürürken tedirgin olabilirsiniz.

Marsilya Gezilecek Yerler
Saint-Ferréol Sokağı’ndan Préfecture Des Bouches-Du-Rhône’nun görünümü
La Canebière Caddesi’nin deniz tarafında Vieux Port yani Eski Liman yer alıyor. Dünyanın en eski limanlarından birisi olan Vieux Port, Foçalıların şehri ilk kurduğu bölge. Yılbaşına yakın bir zamanda gittiğimiz için limana yılbaşı pazarı ve kocaman bir dönme dolap kurulmuş. Yılbaşı pazarlarının o kendine has atmosferine özel zaafı olan birisi olarak, bu keyifli pazara en çok ben seviniyorum :)

Marsilya Gezilecek Yerler
Vieux Port’taki meşhur ayna

Marsilya Gezilecek Yerler
Aynada fotoğraf çekmeyeni dövüyorlardı :) Biz de eksik kalmıyoruz :)

Marsilya Gezilecek Yerler
Dönme dolaptan yılbaşı pazarı

Marsilya Gezilecek Yerler
Vieux Port’taki yılbaşı pazarı

Marsilya Gezilecek Yerler
Vieux Port’un karşısındaki Eglise Saint-Ferréol Les Augustins Kilisesi
Vieux Port’tan sonra limanın sol tarafında kalan ve trafiğe kapalı bir bölge olan La Panier’e yürüyoruz. Burası kentin en eski yerleşim yerlerinden birisi. Girişinde kafelerin, fırınların ve sabun dükkanlarının bulunduğu popüler bir mahalle. Bana biraz İstanbul Balat’ı anımsatıyor.

Marsilya Gezilecek Yerler
Belediye Binası (Hotel de Ville)

Marsilya Gezilecek Yerler
Villeneuve Bargemon Meydanı
Belediye binasının bulunduğu caddeden Vieux Port’un ters yönünde yürüyerek Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri Müzesi’ne (MuCEM) varıyoruz. Fransız mimar Rudy Ruccioti’nin tasarladığı bu müze, dünyada Akdeniz kültürünü tanıtan ilk müze olma özelliğini taşıyor. 

Marsilya Gezilecek Yerler MuCEM
Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri Müzesi (MuCEM)

Palais de Pharo
Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri Müzesi’nin bulunduğu yerden Pharo Sarayı (Palais de Pharo)
Müzenin karşısında Le Panier semtinin denize bakan kısmında Marsilya Katedrali olarak da bilinen La Major Katedrali yer alıyor. Romanesk, Bizans ve Gotik tarzlarıyla inşa edilmiş 3000 kişilik bu katedral, dünyanın da altıncı büyük kilisesi olma özelliğine sahip.

La Major Katedrali
La Major Katedrali (Marsilya Katedrali)
Şehre hâkim bir tepeye kurulmuş olan Notre Dame de la Garde Bazilikası’na Vieux Port’ta bulunan duraktan 60 no’lu otobüsle ya da yürüyerek gidilebiliyor. Ancak biz yokuş tırmanmayı göze alamadığımızdan otobüs ile gitmeyi tercih ediyoruz. 1864 yılında Neo-Bizans mimari tarzda inşa edilmiş bazilikanın manzarası tek kelimeyle muhteşem. Marsilya’da yaşayanlar, şehre tepeden bakan bu bazilikanın şehri koruduğuna inanıyorlar.

Notre Dame de la Garde Bazilikası
Limandan Notre Dame de la Garde Bazilikası

Notre Dame de la Garde Bazilikası
Bazilikanın dışından detaylar

Notre Dame de la Garde Bazilikası
Bazilikanın içinden detaylar

Vieux Port Marsilya
Bazilikadan Vieux Port

MuCEM Marsilya
Bazilikadan MuCEM ve liman

Notre Dame de la Garde Bazilikası
Bazilikadan şehir manzarası
Notre Dame de la Garde Bazilikası
Notre Dame de la Garde Bazilikası

Velodrome Stadyumu
Bazilikadan Vélodrome Stadyumu
Marsilya’daki ikinci ve son günümüzde 60.000 kişi kapasiteli Fransa’nın ikinci büyük stadyumu olan Vélodrome Stadyumu’nda Olympique de Marsilya ile SM Caen maçına gidiyoruz. Stadyuma giderken Eski Liman’dan metro 1 hattına binip Castellane durağında metro 2 hattına aktarma yapıyoruz. Yeriniz Ganay tribünündeyse Sainte Marguerite Dromel durağında, yok biletiniz bizim gibi Jean Bouin tribününde ise Rond-Point du Prado durağında inip stadyuma yürüyebilirsiniz. Toplam yol yarım saat bile değil.

Biz elbette maç saatinden biraz erken gidiyoruz. Maçın havasına iyice girmek için Olympique de Marsilya takımının alışveriş mağazasına da uğruyoruz. Ne de olsa Ömer’in atkı alması gerekiyor :) Sıkı bir güvenlik kontrolünden geçiyoruz ve yerlerimize oturuyoruz. Bombeli tribünleri ve değişik mimari yapısıyla diğer stadyumlardan farklı olan Vélodrome’de Olympique de Marsilya’nın tutkulu taraftarlarıyla maç izlemek çok farklı bir deneyim. Ayrıca Avrupa’da birçok stadyumda alkol satışı yasakken burada alkollü bira da satılıyor. Marsilya maçı 1-0 kazanırken, binlerce taraftar da evine mutlu gidiyor :)

Vélodrome Stadyumu
Vélodrome Stadyumu

Vélodrome Stadyumu
Olympique de Marsilya taraftarları
Vélodrome Stadyumu

Bu arada Marsilya sabunlarıyla ünlü bir şehir. Şehrin her yerinde sevimli ve mis kokulu sabun dükkanları var. Ayrıca Quai de Rive Neuve üzerinde sabun müzesi (Le Musee du Savon) yer alıyor. Üç kuşaktır sabunculukla uğraşan bir ailenin sabunun tarihçesinden, kendi kullandıkları makinalara ve sabun formülüne kadar sabuna dair en ince detayı anlattıkları özel bir müze. Giriş ücreti 2 Euro ve müzeyi gezenlere Savonnerie Marseillaise De La Licorne sabun dükkanından sabun hediye ediyorlar. Kaldı ki hediye sabunlar da normalde 2 Euro :) Yani müze ücreti biraz da sembolik olarak konulmuş.

Sabun müzesi
Sabun Müzesi (Le Musee du Savon)

Sabun Müzesi
Sabun Müzesi’nden sonra hediye sabunumuzu almak için Savonnerie Marseillaise De La Licorne sabun dükkanına gidiyoruz. Küçük bir uyarı, burada sabun ve parfümlerin arasında kendinizi kaybedebilirsiniz! :)
Saint Charles Tren Garı’na doğru yürürken Jules Guesde Meydanı’nda  (Place Jules Guesde) yer alan Kraliyet Kapısı olarak da bilinen Aix Kapısı (Porte d'Aix) var. Aix-En-Provence yolunun Marsilya’ya giriş noktasını işaret eden eski bir zafer kemeri.

Porte d'Aix
Aix Kapısı (Porte d'Aix)

La Halle Puget
Aix Kapısı’na yakın bir konumda bulunan La Halle Puget, çok küçük olan eski balık pazarının yerine inşa edilmiş.
La Halle Puget
La Halle Puget’in bulunduğu meydandaki dev şemsiye :)
Marsilya’da listemizde olup da gidemediğimiz tek yer If Şatosu (Château d'If) oluyor. 16. yüzyılda Kral François tarafından yaptırılmış olan şato, Monte Kristo Kontu’nda geçen şatonun ta kendisi aslında. Botla gidilebildiği ve bizim bulunduğumuz günlerde havanın bozuk olmasından dolayı gidemiyoruz. Sakin mevsimin de belli dezavantajları var :)

Genel olarak Marsilya deneyimimizden bahsedersem; diğer Avrupa kentlerine kıyasla Marsilya daha kendi halinde bir yer. Açıkçası çok etkileyici bir şehir değil. Belki bu düşüncenin oluşmasında fazla göç almış olması, belli bir saatten sonra sokakların çok tekin gelmemesi ve kendine has karakteristik bir mimari dokusunun olmaması de etkili olmuş olabilir.

Marsilya için ayırdığımız iki günün yarım gününde Aix-En-Provence’e gidiyoruz. Aix-En-Provence deneyimlerimiz yakında blogda…


Aix-En-Provence gezi notları için tıklayınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder