Doğum günümün yaklaşmasıyla Ömer’le aklımızda bu sene nereye kaçsak düşüncesi dolaşmaya başlıyor. İkimizin de daha önce ayrı ayrı birkaç kez gittiği ve her gittiğimizde kendimizi çok huzurlu hissettiğimiz bir kent olan Amsterdam’a gitme fikri bizde ağır basıyor. Sadece üç geceliğine de olsa buralardan uzaklaşmak için topluyoruz valizimizi…
Bu yazımda Amsterdam’ın kanalları, tarihi evleri, dünyaca ünlü müzeleri, parkları, meydanları ya da renkli gece hayatından bahsetmeyeceğim. Onlarla ilgili okunabilecek yüzlerce kaynak var zaten :) Onların yerine, Amsterdam’dan sadece 20 dakika uzaklıkta bulunan ve bana göre Amsterdam’ın diğer yüzü olan kırsal alanlarından bahsedeceğim. Tabii ki bol bol fotoğraf eşliğinde…
Amsterdam’a yakın kasabalara otomobil, bisiklet ve otobüs olmak üzere üç vasıta ile gidilebilir. Yurt dışında araba kiralamayı tercih etmediğimiz ve bisikletlerle gitmek için de yeterli kondisyonumuzun olmamasından dolayı otobüsle gidiyoruz. Otobüs bileti, ana tren istasyonunda 10 Euro’ya,
web sitesi üzerinden alırsanız 9 Euro’ya satılıyor. Biz gelmeden web sitesinden almış olduğumuz biletlerimizi ana tren istasyonundaki ofislerinden bastırıyoruz.
|
Bilet ile birlikte bu haritayı da veriyorlar. |
Bizim ilk durağımız, Amsterdam’a 20 dakika uzaklıkta bulunan Broek in Waterland. Deniz kenarından içeride yer alan kasabanın her yeri kanallarla çevrili. Biz de kanalları takip ederek kasabanın tüm sokaklarında yürüyoruz. Dar sokaklarda bahçesi bakımlı ahşap evlere bakmaktan kendimizi alamıyoruz ve bir gün böyle bir köy evinde yaşamanın hayalini kuruyoruz.
|
Broek in Waterland |
|
Broek in Waterland’deki birbirinden güzel binalar |
|
İşte tam olarak bu ev bizim olsun istiyorum :) |
|
Bu evlerden biri de olabilir tabii :) |
|
Broek in Waterland’deki kilise |
|
Broek in Waterland |
|
Broek in Waterland |
|
Bunlardan birine de razıyız, yeter ki Broek in Waterland’de yaşayalım :) |
|
Broek in Waterland |
Yaklaşık 45 dakikada ağzımız açık bir şekilde tüm kasabayı dolaşıyoruz. Sıra geliyor diğer durağımız olan Monnickendam’a. Tarihi Ortaçağ’a kadar uzanan Monnickendam, bir zamanlar Hollanda’nın önemli limanlarından birine sahipmiş. Peyniri ve tütsülenmiş balığıyla ünlü olan kasabanın sokaklarında yürürken evlerin perdelerinin açık olması ve özenle süslenmiş cam önleri dikkatimizi çekiyor. Sanki tüm komşular birbiriyle yarışıyor gibi…
|
Kanallarla çevrili Monnickendam evleri |
|
Kasabanın her bir köşesinde insanın içini ısıtan ayrıntılar var. |
|
Sivri çatılı evleri ve Arnavut taşlı yollarıyla Monnickendam bizi kendine çekiyor. |
|
Bu kadar güzel bir kapı zilini kim çalmak istemez ki? |
|
Peki, doğum günü pastamı bu sevimli kafede yesek güzel olmaz mı? :) |
|
Chocolaterie Lunch Kafe’deki minik doğum günü kutlamamız :) |
|
Bu evde yaşamak ve işe bisikletle gidip gelmek istiyorum :) |
|
Monnickendam’daki kilise |
|
Amsterdam’dan sadece yarım saat mesafedeki yol manzarası |
Monnickendam’da pasta yiyip kahve içtikten sonra Edam’a giden otobüse biniyoruz. Edam, 14. yüzyılın önemli liman şehirlerinden biri ve diğer kasabalar gibi burası da peyniriyle ünlü. Dışı bal mumu ile kaplı olan Edam peynirleri tezgahlarda 1920’lerden bu yana yerini alıyor.
|
Tablo tadında Edam |
|
Kwalkelbrug, dünyanın en dar ve en eski tek kişilik köprüsü olarak biliniyor. |
|
Bizim gibi formunu koruyanlar için pek de tek kişilik değil :) |
|
Bilmiyorum ben mi çok abarttım ama köşe binanın formu çok güzel değil mi? |
|
Evlerin kanala bakan kısımlarındaki detaylara gönlümü kaptırıyorum. |
|
Hepsi birbirinden güzel Edam evleri |
Son durağımız olan Volendam, Edam’dan sadece 10 dakika uzaklıkta bulunuyor. Diğer gezdiğimiz yerlere göre daha büyük ve turistik bir kent. Volendam sokaklarında dolaşırken labirentte dolaşıyormuşuz gibi hissediyoruz. 19. yüzyıldan bu yana ressamların uğrak noktası olan Volendam’daki Spaander Hotel’deki kafenin duvarları ücret yerine kabul edilen resimlerle dolu.
|
Volendam evleri |
|
Kordon boyunca kafeler, restoranlar ve hediyelik eşyacılar yer alıyor. |
|
Yemeğimizi kordonda yer alan Restaurant De Lunch’da yiyoruz. Balıkları çok taze ve yerel birası da çok lezzetli. |
|
Clog, Amsterdam’ın meşhur tahta ayakkabıları |
Volendam kadar ünlü ve turistik bir diğer yer ise Marken. Volendam’dan Marken’e “Marken Express” botlarla ulaşım sağlanıyor. Ancak hava karardığı için biz Marken’e geçmek yerine Amsterdam’a geri dönmeyi tercih ediyoruz. Bu keyifli günün bizde bıraktığı tat ve etkiyi düşününce, yolunuz Amsterdam’a düşerse benzer bir turu mutlaka yapmalısınız.
Bizim yerimize de gezin ;)
YanıtlaSilHep beraber gezelim :)
SilNasıl güzel bir blog :) Şahane fotoğraflar.. iyi ki gelmişsin bloga ben de senin blogu keşfettim.
YanıtlaSilSevgilerimle
Hoş geldin :) Beğenmene sevindim :) Görüşmek üzere...
Sil